Sağlık, kişinin fiziksel ve ruhsal olarak tam iyilik hali olarak tanımlanır ise, iş sağlığı ve güvenliği de “çalışanların sağlıklılık hallerinin devamını sağlamak amacı ile işyerlerinde yürütülmesi gereken çalışmaların bütünüdür” şeklinde tanımlanabilir.
Tanımdan da anlaşılacağı üzere iş sağlığı ve güvenliğinde asıl olan, çalışanların işyeri güvenliği sağlanarak personel sağlığının devamını yürütmektir.İş hayatında yerleşen şekli ile İSG, bilimsel ve sistematik bir çalışma gerektirmektedir.
İş Kazaları
Avrupa ülkelerinin tamamı göz önünde bulundurulur ise her yıl çeşitli iş kazaları ve hastalıklar nedeni ile 55.000 kişi hayatını kaybetmekte ve yine her yıl 75.000 kişi sürekli iş göremez şekilde hastalanmaktadır. Bu da toplamda 149 milyon iş günü ve 20 milyar euro kayıp anlamına gelmektedir.
Ülkemizde her gün 172 iş kazası yaşanmakta, 4 kişi bu iş kazalarında hayatını kaybetmekte ve yine hergün iş hastalıkları nedeni ile 6 kişi sürekli iş göremez hale gelmektedir. Tüm bu yaşananlar işin durması, tazminatlar, maddi hasar, sakatlanma, psikolojik etki ve en vahimi ölüm neticesi, borçlar kanunu ve sigortalar mevzuatı gereği, oldukça yüksek bir maliyet ile sonuçlanmaktadır.
Ayrıca işyeri sahipleri, yetkilileri ve ihmali söz konusu olan kişiler açısından da bu durumlar cezai sonuçlar yaratmaktadır. Ceza hukukuna göre kazada ihmali söz konusu olan kişiler taksirle yaralama ve taksirle öldürme suçlarından hüküm giymekte ve sonuca bağlı olarak en hafifi 3 aydan başlamak üzere 15 yıla kadar mahkumiyet ile cezalandırılabilmektedir.
Yine kaza yaşanan işyerinde iş hukukuna göre idari para cezaları ve / veya idari yaptırımlar ile karşılaşabilmektedir. İdari yaptırımlara göre işyeri, iş sağlığı ve güvenliği ihmali nedeni ile durdurma, alıkoyma ya da kapatma durumlarından biri ile karşılaşabilmektedir.
İSG’nin Gelişimi
İlk olarak Roma ve Yunan Kültürü’nde ortaya çıkan iş sağlığı, Dünya üzerinde 1919’da Uluslararası Çalışma Örgütü olan İLO’nun kurulması ile günün ihtiyaçarına cevap verebilecek ve geliştirilebilecek hale gelmiştir. Ülkemiz çalışma örgütünün sözleşmelerine genel olarak uyma kararı almaktadır.
Ülkemizde geçmişten beri önem verilen iş sağlığı ve güvenliği konusundaki ilk kayıt, 1865’de Dilaver Paşa Nizamnamesi olmuştur. Ardından 1869’da Maadin Nizamnamesi ile konuya ne kadar ciddiyetle yaklaşıldığı kanıtlanmıştır. Ayrıca 10.09.1921’de çıkarılan Ereğli Havza-i Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun ile de maden çalışanlarının çalışma şartları güvenli hale getirilmeye çalışılmıştır.
21’in ardından sırası ile 1936’da 3008, 1967’de 931, 1971’de 1475 ve 2003’de 4857 sayılı kanunların amacı da iş sağlığı ve güvenliği konusunda ve diğer şartları belirlemektir. 30.06.2012 tarihine kadar çıkarılan tüm yasalarda iş sağlığı diğer konular ile birlikte ele alınmıştır. Ancak bu tarihte çıkarılan 6331 sayılı kanun ile diğer çalışma belirleyicileri dışında ayrı bir madde olarak iş sağlığı ve güvenliği konusu tek başına bir kanun olarak düzenlenmiştir.
Yorum Yap